Haber

Özgür Özel: Milleti enkazdan çıkarmayanı siyasi enkazdan çıkarmaya da niyetimiz yok. Onları O Çukurda Bırakıyoruz. Erdoğan O Çukurda Kalsın

CHP Küme Başkan Yardımcısı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ahlaksız, namussuz, kaba, ahlaksız, vicdansız, fırsatçı, uğursuz, depremi fırsat bilenler, köstebekler” sözlerine ilişkin, “Şimdi yanıt verelim” dedi. Bunlara, onların seviyesine inmek, Milleti düştükleri çukurdan kurtarmaktır.Milleti enkazdan çıkarmayanı siyasi enkazdan çıkarmaya da niyetimiz yok. Çukur, Erdoğan o çukurda kalsın, ‘ahlaksız, şerefsiz, aşağılık’ diyen diliyle orada kalsın.

Özgür Özel, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasından satır başları şöyle:

“42 BİN 310 VATANDAŞ HAYATINI KAYBETTİ. 115 BİN VATANDAŞ YARALANDI: Zor bir basın toplantısı çünkü burası bizim kürsümüz. Parlamento milletin evidir, bizim evimizdir. Yıllardır burada çalışıyoruz. 17 gün önce büyük bir deprem oldu. Kahramanmaraş’ta Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Osmaniye, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Elazığ’ımız birbiri ardına 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki depremden etkilendi. etkilenen 42 bin 310 vatandaş hayatını kaybetti. 115 bin vatandaşımız yaralandı.

ÇOK ACIYI BİRLİKTE SIĞIRDIK VE AŞAĞIDAN ÇIKARMAYA ÇALIŞTIK: Bu topraklar çok acılar çekti. Beraber çok acıya göğüs gerdik ve onu kaldırmaya çalıştık. Cumhuriyetin ikinci yüzyılının en büyük felaketlerinden birini ve en çok can kaybıyla sonuçlanan bir felaketi elbette hepimiz yaşıyoruz. Bir kez daha Meclis çatısı altında olan CHP Grubu adına hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Ailelerine, şehirlerimize ve tüm milletimize başsağlığı diliyoruz.

SUÇLUNUN YANLIŞ OLDUĞUNU VE SORUMLUSUNUN SORUMLU OLDUĞUNU KABUL ETTİKLERİMİZE SÖZ VERİRİZ: Ayrıca depremden iki hafta sonra Hatay’ın Defne ve Samandağ ilçelerinde iki deprem daha meydana geldi. Orada da kayıplarımız var. Tıpkı duygularımızı paylaştığımız gibi. Bundan sonra da bu tür kayıpların yaşanmaması için hem millet hem de devlet olarak üzerimize düşen her şeyi yapmak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz; Soruşturmada, kovuşturmada, herhangi bir siyasi ayrım gözetilmeksizin, suçlunun kusurlu ve sorumlunun sorumlu olduğu gerçeğini kabul ederek, evrensel hukuk ilkelerine ve ülke yasa ve kurallarına uygun hareket edeceğimizi beyan ederiz. ceza, cezalardan muaf tutulmama ve caydırıcılığın devamı.

DÖRT KATLI LİSANSLARI SKRİSKE DÖNÜŞTÜLER, BURADA KİŞİSEL FAYDALAR ELDE ETTİLER: Yerel yönetici başka bir siyasi partiden ise ve bir kusuru veya hatası varsa, kanunu yürütürken kendi siyasi partisinden olduğunda “İstifa etmezseniz gereğini yaparız” der. , “Ya FETÖ’cüsün ya da hırsızsın ama istifa edersen kimse sana bir şey yapmaz” diyor… Hani ‘metal yorgunluğu’ denen dönemde istifa ettirilenler, Kimileri ağlayarak, gülerek halka ‘Bu kişi ya terör örgütü üyesidir ya da yolsuzluklara bulaşmıştır, dolayısıyla genel başkanımız onu görevden alıyor’ denilerek yargılanan ya da tutuklanan kişi olmadı. sorumlu Biliyoruz ki yarın bu insanların yönettiği şehirlerde deprem olduğunda geçmişteki depremde Hatay, İskenderun, Malatya, Elazığ, bu depremde Adıyaman ve Kahramanmaraş’tan farklı görüntüler çıkmayacağını ve daha bin beterinin ortaya çıkacağını biliyoruz. Ama ne yaptılarsa bir kısım parselleri sattılar, bir kısım yükseklikleri sonsuz yaptılar, okul ve cami yapılması karşılığında dört katlı ruhsatları gökdelene çevirdiler ve orada şahsi çıkarlar elde ettiler. Herkes bundan bahsetti ama ‘Bizim dediğimiz gibi istifa edip gidersen yargısız dokunulmazsın’ denildi.

ÜLKE HUKUKU NE DİYORSA GEÇERLİ OLACAKTIR: CHP’nin iktidarında, Millet İttifakı’nın iktidarında, milletin gerçek iktidarında, evrensel hukuk ne diyorsa, ülke kanunları ne derse, kusuru veya hatası olanlara, kim olursa olsun uygulanacaktır. hangi siyasi görüşe sahip oldukları. Cezalarını her zaman takip edeceğiz, cezalarını affetmeyeceğiz ve birlikte caydırıcılığı sağlayacağız.

DİĞER BUNLARI AYRI AYRI VE AYRINTILI OLARAK NOT ETTİK. AMA İNTİKAM İÇİN DEĞİL: 17 günün 13’ünü deprem bölgesinde geçirdim. Deprem haberini alır almaz, daha önceki İzmir ve Elazığ depremi deneyimlerimizden, dakikalar içinde Başkanımızla görüşerek gruba ilk mesajımız ‘Bulduğunuz ilk araçla deprem bölgesine ulaşın’ oldu. grup vekilleri ile gerekli koordinasyonu sağlayarak. O gün yollarda olan 86, ertesi gün 90 ve nihayetinde 110 milletvekili ile ilk andan itibaren oradaydık. Acılarını paylaşmak, dertlerini görmek, görünür kılmak, koordinasyon eksikliğine katkıda bulunmak için milletvekili olmanın verdiği imkanlarla, sözlerini duyurabilme kapasitesiyle ellerinden geleni yaptılar. Koordinatör valiler ve kaymakamlar ile ilin atanmış ve seçilmiş tüm yöneticileri ile işbirliği içinde çalıştılar. Bu noktada çok olumlu örneklerin ve işbirliklerinin olduğunu da biliyoruz. Ama muhalefet partisi milletvekili olduğu için küskün yaklaşanları, hatta kaçanları, çekip gidenleri de biliyoruz. Bunları başka ve detaylı bir şekilde not ettik. Ancak hırs intikam için değil, devletin ve kamuoyunun ilgili kademeleriyle paylaşmak ve bu süreç geçtikten sonra şeffaflıkla devletin hafızasına bırakmaktır. Çünkü bir yerde can pazarı varken siyasi hesap yapılamaz.

SUÇ VE DEPREM BÖLGESİ AÇIKLANIRKEN EKRANA YANSIYAN DEVLET Telaffuzu NEREDE: Siyaset bir tutarlılık meselesidir. Siyasetin ekmeği, suyu, tuzu, mazotu, mazotu, gazı tutarlıdır. Söylediğinde haklı olmakla ilgili. Tutarsızlıkların bedelini ödemek. Hatalı olduğun zaman kabul etmekle ilgili. Ama tutarlılık gerekiyor. RTÜK bugün Fox TV, Haber Türk, Halk TV, TELE 1, KRT ve daha birçok kanala, yerel gazetelere ve yerel televizyona para cezası vermeye hazırlandı. Mesela deprem bölgesinden suç duyurusu yapılırken ‘Devlet nerede’ söylemi ekrana yansıdı. ‘Enkaz altındayız, devlet bizi baş başa bıraktı’ sözlerini ekrana getiren vatandaş isyanı, olmayan çadırı, gelmeyen yardımı, sönmeyen ateşi söyleyerek. Bunları Türkiye’de 12’nci veya 13’üncü günde söylemek ciddi bir suç mu? Ben bu konuşmayı yaparken birbirinden tecrübeli kameramanlarımızın gözlerine, merceklerine, milletimizin gözlerine bakıyorum; Bugün 17. günde isyan etmek kolay değil. Yapana, yazana, söyleyene şaşıyor. Çünkü sabahları kapılar çalınır, götürülür veya kurumlara ceza verilir.

10 GÜN SONRA DEVLET İŞ BİRLİĞİNİ KONUŞANLAR, BUGÜN BİR RÖMORK AÇTILAR: Deprem sonrası ilk manşet; O gün Sabah Gazetesi ‘Çaresizlik’ yazıyor. ‘Vatandaş çaresiz, devlet çaresiz, ölülerimizi koyacak yer bulamıyoruz’ diyor ve buz pateni pistinde ölmüş 10-12 vatandaşın görüntüsüne ‘Çaresizlik’ diyor. Dün TIR’ların ortasında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın evlatları ile deprem bölgesinde hayatını kaybeden yaklaşık 250 vatandaşımızın yakınlarını nasıl çağırdığına dair görüntüleri hepiniz izlediniz. Bu sahne, bu manşet depremden sonraki günün ilk manşeti olarak kullanılabilir. Ama bugün o haberi yapanlar sorgulanıyor. ‘Devleti aciz gösteriyorlar’ diyorlar. Fırsatçıdırlar. Siyasi fırsatçılık’. Yeni Şafak’tan bahsedelim. Bugün iktidarın adıyla manşetlere çıkan, yeri geldiğinde tehdit ve küfürler savuran Yeni Şafak, depremin ertesi günü olan 18 Ağustos’ta ‘devletin çöküşü’ demekten çekinmedi. İki boyutu vardır. Bir; Bu başlık kaldırıldı. İki; O manşeti atanlar, 10 gün sonra bugün devleti çökertiyor, vatan haini ilan ediyorlar. Sadece ilk gün. Bismillah arama kurtarma yapalım. İlk gün.

DEPREM ZAMANINDA İÇİNE NEYİ BOŞALTMAK İSTERSEN, KİMİN KONTEYNERİNİ BİLİYORUZ: Daha sert olanlar var. Örneğin Akit. “Devlet enkaz altında.” 18 Ağustos’ta böyle çıktı. 19 Ağustos’ta emsal bir manşetle devam ettiler. Şimdi de İskenderun’daki yangının iki konteynerle çıkmasını istiyor. Deprem anında kimin konteyneri olduğunu biliyoruz. İçeride ne varsa dışarı çıkacaktır. Senin yanmanı istiyor. Koca İskenderun’daki limanı yaktılar. Günler sürdü, izledin. Yangını ihbar eden kişi hakkında soruşturma açtılar. Sayfanın dörtte biri Akit başlığı altında; ‘Beceriksizlik değil ihanet, TÜPRAŞ hala yanıyor’. Bu haber yapıldığında TÜPRAŞ 36 saattir yanıyordu. İskenderun Limanı pervasızca yanarken, haberi yapan kişiye ‘hain’ diyenler, ‘TÜPRAŞ hala yanıyor’ haberiyle karşılaştı. Samimiyet diyoruz, tutarlılık… Hani bize yakışmıyor, ‘adam ol adam ol’ diyor, ‘insan ol’ demek istiyor. Erkek dilinde ‘Adam ol’ diyor, ‘Adam ol’ diyor. Bu sensin, sen buradan geliyorsun.

AK PARTİ’YE, MHP’YE OY VEREN GÜZEL İNSANLAR, BURDAN GELENLER:’ Bize ‘kötü yaklaşımlarla devleti yıpratan hainler’ diyen Ömer Çelik… Mesela Yeni Şafak’ta köşe yazıyor. 23 Ağustos Pazartesi depremden sonra ilk köşe yazısını bir arkadaş yazıyor ve ‘Depremin ilk saatlerinde orada olmayan devlet halkı saatler geçtikten sonra -günler değil saatler diyorlar- diyor. her köşeden başlarını çıkarıyorlar. İş yapmak konusunda bildikleri tek şey anlatmak ve kesintisiz devam etmektir. ‘Bugün’ diyor, ‘birinin yüzünü bozmamak için susmak ihanettir’. ‘Sessiz kalmamalıyız’ diyor. Meğer Ömer Çelik ağzını açan herkese hadisi söylüyormuş. Depremin en ufak eleştirisi vatan hainidir. İşte bizim milletimizden geliyorlar. AK Parti’ye, MHP’ye oy veren güzel insanlar, buradan geliyorlar.

ECEVİT, DUYURUDAN 9 SAAT SONRA VALİLİK BİNASI ÖNÜNDE DUYURU YAPMAKTADIR, İŞTE: 1999 depreminin ve onun tetiklediği 2001 krizinin enkazı üzerine kurdukları güçle hep aynı saçmalıkları attılar. Ne dediler? ‘Ecevit ortalıkta yoktu.’ Ömer Çelik, ‘Mesai saatlerinde çıkabildi’ diyor. ‘Deprem bölgesine bir hafta gidemedi’ saçmalığıyla işe alıp ittifak ettikleri birileri vardı. Ecevit, depremden 9 saat sonra öğle saatlerinde yanında bakanlarıyla birlikte valilik önünde açıklama yapıyor. Erdoğan’ı çarşambadan önce gören oldu mu? ‘Saatler sonra çıkabildiler’ diyenler günler sonra çıkabildi. Devlet Bahçeli’nin desteğiyle. Bu devlet kim tarafından yönetildi? Başbakan yardımcısı olduğu hükümet. Ya Devlet Bahçeli yerine Cevdet Bahçeli olsaydı ‘Adamın kardeşlerine biz ne dedik’ bu manşetlerden utanırdı. Devlet Bey, böyle bir ahenk ve sessizlik içinde; ‘Cumhurbaşkanımızın yanındayız’… Geçmişte size yaptılar. Şimdi ne yaptıklarını buluyorlar. Onlar ne yaptıklarını bulurken siz hala yanlarındasınız. Yine mazlumun, ayak uyduramayanın, yine isyanın tarafındasın. Bir göz at. Madem burada haksızlık yapıyorlar, neden bugün bu tavrı sergiliyorsunuz? Hayır, bugünkü tavrın doğruysa, o gün yapanların kucağına nasıl atılırsın?

DEVLET BEY KONAĞI YİNE BİLGE APARTMANINDAN. DEPREM TEST CİHAZINDA BİZE BU KAPILAR AÇILMADI: İsyan var. 5. gün Osmaniye’ye gittim. Osmaniye’deki dairenin adı Bilge Apartmanı. İsyan yükseliyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, arama kurtarma çalışmalarının sona erdiği iller arasında Osmaniye’yi de saydığını söyledi. Bir sonraki paragrafta ise bitmek üzere olan vilayetleri saydı. Bilge Apartmanı’nda içeride 175 kişinin olduğu ortaya çıktı. 114 tanesinin halen içeride olduğu söyleniyor. ‘Arama kurtarmayı nasıl bıraksınlar’ isyanı var. Bilgi Apartmanı’nın yanında el ele tutuşup öpüşenlerle gidip sohbet ettik. ‘Sakin ol, biz buradayız, arama kurtarma çalışmaları devam edecek.’ ‘Osmaniye’de bitmek üzereydi, çocuklarımız ne olacak’ diyor. Caddenin karşısında muhteşem bir bina var. Bu binayı bilen var mı? Sağlam yapılmış. Devlet Konağı. Devlet Bahçeli’nin bundan sonra gideceği, dinleneceği ve misafirlerini alacağı konak. Bilge Apartmanı’nın hemen karşısında. Gözyaşları içinde depremzede, ‘Bu kapılar bize açılmadı’ dedi. Oysa Türk töresiyle, töresiyle, ruhuyla bu depremde beklemez miydiniz, bu konak açılsın, çorbalar kaynatılsın, analara sıcacık bir çay ikram edilsin. En azından o geniş bahçede çimenlerin üzerine çadır kurulmalı. Sayısız odası Devlet Bey’in komşularını ağırlasın. Bu kapı hiç açılmadı. Başka bir şey söylemeyeceğim. Hakaret etmek benim işim değil. Ben o gün görünce açıp, resim koyup, ‘Devlet Bey aç şu kapıları’ dedik, biliyorduk. Bizim işimiz orada bir infial yaratmak değil. Ancak bizim işimiz sizin söylediklerinizi duyduktan sonra bunu milletin vicdanına havale etmektir.

10 İL DEĞİL SOSYAL MEDYA KAPATILDI 71 İL AFETİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖRMEYİN. BUNLAR: Bu ülkede insanlar sosyal medya işbirliğiyle hayata tutunurken, Whatsapp, Twitter, Facebook üzerinden batıkların altısıyla bile ilişki kurarken, sadece o 10 değil 71 vilayet görsün diye sosyal medyayı kapattılar. felaketin boyutu. Bilge Kaan açları doyurdu, sağlamları ölüme terk ettiler. Kurtarmak yerine, kurtardığının bilinmesi onun için yeterliydi. Çünkü Tayyip Bey’in dediği gibi merhum ölür, yollarına devam ederler. ‘Fıtrat’ dedi ve Soma’da yüzümüze geçti. ‘Bu mesleğin doğasında var ölenler var.’ Ölenlerin sayısı bir seçimi kaybetmeye yetmiyorsa, geride kalanların ne hissettiği, ne algıladığı, ne kadar bildiği ve nasıl oy kullandığı onun için önemlidir. Sorun burada. Bunun için isyan.

AFAD’IN DAHA FAZLA ÇADIRI OLMADIĞININ VE YERLERE ÇADIR KURMADIĞININ İSPATI: AFAD son olarak 16 Şubat’ta ‘Bölgeye 386 bin 874 çadır gönderdim’ dedi. Bunların 172 bin 265’i kuruldu’. Yani yüzde 44. Sarsıntının onuncu gününde çadırların çok azı gönderilip yüzde 44’ü kuruldu ama o günden sonra eleştiri alınca AFAD bu açıklamaları kesti. Dün Tayyip Bey’in ağzından ‘AFAD verilerine göre’ diyor ama bize vermiyor. AFAD’ın verdiği bilgilere göre ‘Şu an itibariyle 301 bin 289 çadır kuruldu’ diyor. Bakın, duyurunun üzerinden 6 gün daha geçti. 386 bin çadırın 301’i kuruldu. Henüz kurulmamış 80 bin çadır var. Halen 500 bin çadır talep var. AFAD’ın artık çadırı kalmadığının ve çadırları gerçek mekanlara kurmadığının kanıtıdır. Çadır kentte bazı yerlerde boş yerler var. Bazı yerlerde çadırlar kurulmadı.

4 YIL ÖNCE YAZILAN ORHAN BEYEFENDİ BUGÜN YÖNETİCİ OLDU, BUGÜN BİR BİLİNCİNİZ VARSA GİTMEYİN: Bugün ceza verecek RTÜK’lüler var. Bıçağı biliyorlar. Saraydan bu kadar emir geldi. Adam palayı biliyor. Yakında kafalarını kesecekler. Örneği Orhan Karataş’tır. TürkGün Gazetesi’nde yazar arkadaştır. 27 Eylül 2019’da TürkGün Gazetesi’nde şöyle yazmıştı: ‘Her depremden sonra, yeterli hazırlıkların yapılmadığı, alınan dikkatsizliklerin ve eksikliklerin kaldığı, tamamlananların sürdürülemediği ve unutulduğu ortaya çıktı. kenara. Bir an önce önlemler alınmalı ve depreme dayanıklı binalar yapılmalıdır.’ Şimdi Orhan Bey yazıya imza atıyoruz ama bugün bu tür eleştirileri yapanların cezasını nasıl çekeceksiniz? 4 yıl önce yazdığı yazının celladı olan Orhan, bugün vicdanınız varsa gitmeyin o toplantıya. O imzayı atmayın.

BÜYÜK BURCU VAR, ÇOCUĞU VAR, BU İKİSİNE BAKIN, BÜYÜK BÜYÜKTEN UTANIR: Bir diğer RTÜK üyesi Deniz Güçer var. 2011 Van depreminden sonra 2007’de bu hükümet tarafından kapatılan Ulusal Sarsıntı Meclisi’nin başkanı Haluk Eyidoğan ile röportaj yapıyor. Bugün bir televizyon yayıncısını Eyidoğan Bey’in sözleri yüzünden Eyidoğan Bey’i canlı yayınlıyor diye kapatmaya ya da para cezasına çarptırmaya çalışacaklar. Yani Deniz Güçer, depremden 12 yıl sonra kendisiyle röportaj yapan bir kanala “Neden Haluk Eyidoğan’ı çıkarıp provokatör yapıyorsunuz, bu deprem biliniyordu” diyerek, şimdi de Van depreminden sonra röportaj yaptığı kişiyi cezalandırmaya çalışıyor. Önceden, gelecekte olacak, biz hazır değiliz.” Bilmiyorum, görmüyorum. Deniz Güççü o kararın altına imza atarsan bugün sana ‘aferin’ derler ama yarın birileri ikisini de önüne serer. Price gazetecilik okur, torunu olur, çocuğu olur, bu ikisini görür, dedesinden utanır. Utanma.

2. ORDUDA 120 BİN ASKER VAR. 7 bin 500 alanda: Vatandaşın yanında olamayan ustaca bir afet yönetimi ile karşı karşıyayız. Bu süreçte AFAD’dan beklenenin yanı sıra ilk gün sahaya ilk çıktığımda ilk duyduğum şey ’99’da asker nerede kardeşim asker milleti kurtardı’ oldu. Ertesi gün dağ yolundan Gölbaşı’na giderken kayalar yuvarlandı ve Nurhak’ı bulduk. Nurhak’a ilk giren bizdik. Nurhak’ta ‘Önce sen geldin, neden asker yok’ dediler. Oradan ayrıldık, Elbistan’a gittik, devletin yetkilileri ‘Asker olmadan bu yük kaldırılmaz’ dediler. Hulusi Akar açıklamalarda bulundu; Hatta kendince orduyu koruyan, üstü kapalı olarak millete Recep Tayyip Erdoğan’ı şikayet eden açıklamalar var. Saat 04:30’da askere gitmeye hazır olun emri verildi diyor. 13 dakika sonra. Askerlik böyle birşey arkadaşlar şaşırmayın. 04:50, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Metin Gürak görevinin başında. Ordu böyledir. Neden 2. Ordu? Çünkü Malatya’da. 100, 120 bin kişi. deprem bölgesine en yakın ‘Ben buradayım’ dedi. Kusur yok. Sabah saat 06.00’da 2. Ordu birlikleri AFAD Arama Kurtarma Koordinasyonuna geçti. AFAD’ı bulurlarsa koordine edecekler. Sabah 07:00’de TGC İskenderun, Bayraktar ve Sancaktar çıkarma gemisine sefere hazır olma emri verdi. 07:30 fırkateyn ve iki helikopter hazır. Peki arkadaşlar çıkarma gemisinin havalandığını gören var mı? Oradan tahliye edilirken görev var mı? 2. Ordu; 120 bin kişi, sahada görev var mı? ‘Biz hazırdık’ diyor, ‘sahayı almadılar’. Akar Çarşamba günü bu açıklamayı yaptı, sahada 7 bin 500 TSK mensubu var, 2’nci Ordu komutasında 120 bin asker var. Bölgede 7.500. Bunların 3.500’ü arama kurtarmada çalışıyor. 4.000 tanesini gördüm. Her köyün başında. Güvenlik.

7 bin 300 SOYLU’ya göre eksik bir rakam. BU KADAR FAZLA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. HULUSİ AKAR’A GÖRE YETERLİ: Şimdi arama kurtarma için 3.500 yeterli mi? Yetmez demiyorum, diyor Süleyman Soylu. AFAD’ın toplam personeli 7 bin 300. Takdir edilir ki 7 bin 300 işçiyle Türkiye’de bu afeti de başka bir afeti de yönetmek mümkün değil’ dedi. Şimdi Süleyman Soylu’ya göre 7 bin 300 yetersiz kalıyor. Ben de öyle düşünüyorum. Hulusi Akar’a nispetle yeterlidir. Hulusi Akar, ‘Orduyu hazırladım’ diyor. Ancak birileri 7.300 asker istiyordu, çıkarma gemileri veya fırkateynler değil. Bir paranoya olduğu söyleniyor. Biliyorsun, sabah bir atışları vardı. “Hangi ordu?”

ÇUKURDA KALSIN ERDOĞAN: Dün ‘Ahlaksız, namussuz, aşağılık, ahlaksız, vicdansız, fırsatçı, hain, depremi fırsat bilenler, derili olanlar’… Şimdi bunlara cevap vermek, onların seviyesine inmek, onları felaketten kurtarmak için. düştükleri çukur. Milleti enkazdan çıkarmayanları siyasi enkazdan çıkarmaya da niyetimiz yok. Onları o çukura bırakıyoruz. Erdoğan o çukurda kalsın. Ahlaksız, namussuz, aşağılık’ diyen diliyle orada kalsın. Ona söylemeyeceğiz. Aslında insanlar o sözü söyleyen dille onu o çukura bırakacaklar. Senin küfürlerine cevap vermeyeceğim. Küfürlerinizi tekrar etmeyeceğim. Ama millet hakkını, reytingini verir. 15 gün sonra memleketine dönebilen Devlet Bahçeli’nin yanında olduğunu söylüyor ama Haçlı Seferleri sırasında Moğol hareketlerine karşı gösterdiğimiz direnişten bahsediyor. Diğeri zaten hayatta kalan bebeklerin bir mucize olduğundan bahsediyor ve bu bir mesaj. Bu zihniyetle, bu yaklaşımla, bu mantıkla deprem ve afet yönetimi yapacaklar ve ‘Bana 1 yıl verin, nasıl düzelteceğimi göreceksiniz’ diyecekler. 21 yıl verdiler. Nasıl kırıldığını gördük. Nasıl enkaz yarattığını, ne kadar beceriksiz ve beceriksiz yönetimin olduğunu gördük. Bu milletin verecek ayısı kalmadı.

DÜN OSMANİYE’YE GİDİYORKEN OSMANİYE BELEDİYESİ’NİN ASFALT DÖKÜMÜYLE KARŞILAŞTILAR Kİ TOZ VE DUMAN OLMASIN: Osmaniye’de Devlet Beyler Köşkü tozlu toprakta bir yanda kale gibi dururken, o mahallede civardaki 6 apartman yıkıldı. Mahallede toplam 13 enkaz varken ve o kapılar kapatılıp perdeler çekilince hareket etmeyenler, dün Osmaniye’ye gittiklerinde Osmaniye Belediyesi’nin asfalt dökümüyle karşılaştı. toz ve duman yok. Türkiye’de Hatay Havalimanı açılsın diye dökülen asfaltın ardından ilk dökülen asfalt Osmaniye’de toz kalksın diye Osmaniye’de dökülen siyasi asfaltlama çalışmasıdır ki başka söz bulamıyorum. söylemek.

A Kümesi, YA DEPREMDEN ETKİLENEN VE HALA BULUNACAK İLLERDE, İLÇELERDE, KAMULARDA, KÖYLERDE ÇALIŞAN DOSTLARIMIZ: Dün itibariyle kümemizi 3 farklı kümeye ayırdık. Birazdan sunacağım plan dahilinde bu arkadaşlarım çalışacaklar. A Kümesi yani depremden etkilenen il, ilçe, belde ve köylerde görev yapan ve bizim halen olmamız gereken yerlerde çalışan arkadaşlarımız; 23 Şubat ile 26 Şubat ortası arasında illerde görev yapan genel başkan yardımcılarımızın huzurunda. Örneğin Kahramanmaraş’ta Mehmet Göker, Ünal Demirtaş, Tufan Köse, Ahmet Kaya, Kemal Zeybek; Adıyaman’da Fahri Adıgüzel, Abdurrahman Tutdere, Ednan Arslan, Mürsel Alban, Özgür Karabat koordinatörlüğünde; Fethi Açıkel koordinasyonunda 13 arkadaşımız Hatay’da, Veli Ağbaba koordinasyonunda 4 arkadaşımız Malatya’da ve Aylin Nazlıaka koordinasyonunda 4 arkadaşımız Gaziantep’te olacak. Bu küme çalışmaya devam edecek.

ARKADAŞLARIMIZ DİĞER İLLERE TAŞIYAN DEPREM MAĞDURLARINI ZİYARET EDECEK, İHTİYAÇLARINI ÖĞRENECEK VE YARDIMCI OLACAKLAR: B Grubu’ndaki arkadaşlarımız diğer illerden sevk edilen depremzedeleri ziyaret ederek ihtiyaçlarını öğrenecek ve yardım edecekler. Bu iller başta Mersin, Antalya, Muğla, Eskişehir, Aydın, Bursa, Manisa, Balıkesir, Nevşehir, Yozgat’tır. Bunun dışında depremzedelerin bulunduğu illerin tespiti için milletvekilimizin olmadığı veya şu an depremzedelerin nerede olduğu envanterimizin olmadığı iller için Kadim Durmaz, İsmail Atakan Ünver ve Mustafa Tuncer çalışıyor. diğer illerin valileri ve il başkanları ile uyumu sağlayarak nöbet tutacağız.

BU KOMİTE BİR JEOLOJİ MÜHENDİSİ, İKİ İNŞAAT MÜHENDİSİ, BİR MİMAR, BİR ELEKTRİK MÜHENDİSİ VE İKİ AVUKATIMIZDAN OLUŞMAKTADIR: Bir C küme çalışmamız var. Bu bizim tematik panolarımız. Tematik kurullarla ilgili şu bilgileri vereyim; Birincisi teknik kurulumuz. Bu heyet bir jeoloji mühendisi, iki inşaat mühendisi, bir mimar, bir elektrik mühendisi ve iki hukukçu arkadaştan oluşmaktadır. Müzeyyen Şevkin, Sevda Erden Kılıç, Gülizar Emecan, Gökan Zeybek, Ulaş Karasu, Zeynel Emre ve Ednan Arslan. Bu arkadaşlar deprem bölgesinde hasarlı binaların tespiti, bu tespitlerdeki itiraz ve ihtilaflar, takip, delil takibi ve delil karartmasına karşı tedbirler, delillerin korunması, takibi konularında teknik çalışma ve raporlama yapacak grubumuzdur. yasal süreç ve deprem yönetmeliğine uyum ve aksaklıklar.

2. KOMİTESİMİZ KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA KURULUMUZ: İkinci kurulumuz ise Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’dur. Başta Hatay olmak üzere Gaziantep, Kahramanmaraş ve diğer illerdeki kültür varlıklarının envanterini çıkardık. Mehmet Akif Hamzeçebi, Gürsel Erol ve Nihat Yeşil, envanterleri aracılığıyla bu kültür varlıklarının sarsıntı sonrası durumlarını araştıracak ve koruma, onarım, gerekli koruma önlemlerinin önceden alınıp alınmadığı, alınmadıysa alınması gereken önlemler konusunda halkı bilgilendirecek. Bu noktada alınması gereken; ilgili müze müdürlükleri, il kültür müdürlükleri ve Kültür Bakanlığı ile birlikte çalışacak.

3. KURULUMUZ TARIM VE HAYVANCILIK KURULUMUZ: Üçüncü kurulumuz ise Tarım ve Hayvancılık Komisyonu’dur. Orhan Sarıbal, Okan Gaytancıoğlu, Ayhan Barut, Cengiz Gökçel, İlhami Özcan Aygun ve Ömer Fethi Gürer’den oluşan bu komite göçük traktörler, tohum ekim makineleri, tohum ihtiyacı, gübre ihtiyacı, mazot ihtiyacı, bu sorunların görünür hale getirilmesi ve yardım sağlamak. Ayrıca besi hayvanlarında yem ihtiyacının, hamile hayvanlar için veteriner katkılarının, barınak sahibi olamayanların gelir elde etmek istedikleri hayvan varlıklarının çeşitli kurumlar tarafından adil bir şekilde alınmasının sağlanması için gerekli çalışma ve uyumu sağlayacaklardır. , fırsatçı olarak değil.

EKONOMİ KURULU: ekonomi Komisyonumuz Çetin Osman Budak, Aykut Erdoğdu, Ünal Demirtaş, Tahsin Tarhan, Neslihan Hancıoğlu ve Bedri Serter’den oluşmaktadır. İktisat masamız, esnaf masamız ve işçi bürolarımızın temsilcilerinden oluşan küçük kurul da gerekirse genişletilmiş biçimde çalışacak. Deprem nedeniyle sanayi kuruluşları, ticaret, esnaf ve işçiler uğradıkları zarar ve ziyan için ellerinden geleni yapacaktır.

SAĞLIK KOMİSYONU : Sağlık Kurulu çocuk doktoru, kadın doğum uzmanı, genel cerrah ve eczacıdan oluşur. Ali Fazıl Kasap, Fikret Şahin, Çetin Arık, Gamze Taşçıer. Çevre kurallarının hijyen ve güzelleştirilmesi ile ilgili gözlem, katkı ve projeler üzerinde çalışacaklardır.

Refakatsiz Çocuklar ve Kayıplar TAKİP KURULU: Son olarak, Refakatsiz Çocuklar ve Kaybolma İzleme Kurulu. Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal, Ali Haydar Hakverdi ve Aysu Bankoğlu’ndan oluşuyor. Arkadaşlarımızın hepsi avukat, üçü İnsan Hakları Komisyonu’ndan, biri de Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nda görevli. Bu çocukları takip edecekler. Devletin şefkatli eline, bir grup kaçak yapılanmanın eline geçmemesine, geçmişi varsa peşine düşülmesine, ailelerine kavuşabilenlerin yeniden bir araya gelmesine, sahip çıkılmasına ve sahiplenilmesine katkı sağlayacaklardır. devletin infaz kurumu ve resmi kurumları tarafından gözaltına alınmak. Bu bahiste oluşabilecek her türlü mağduriyeti gidereceklerdir.

SAHADA KİMSE 42 BİN ÖLÜMÜN SAYISINA İNANMIYOR VE GERÇEK DEĞİL: Gerçek sayıları alacağız. 42 bin ölü sayısına sahada kimse inanmıyor, inanmak da doğru değil. Ben bölgeden biriyle gitmek üzereyken haber geldi. Kahramanmaraş tarafındaydım. ‘Abdurrahman’ın ağabeyinin kızı, torunu ve damadı yani Abdurrahman’ın amcası 5 yaşında’ dediler. En kısa sürede gittim. ‘Çöküşün daha başındayız’ dediler. Son cenazeyi ben gittiğimde verdiler. Beraber bindik. Abdurrahman, ailesi ve arama kurtarma için gönüllü olan iki arkadaşı dışında ortalıkta kimse yoktu. Yanılmıyorsam sarsıntının 5. günüydü. Birlikte Abdurrahman Tutdere’nin köyüne gittik. Köyde halen bekleyen 30 mezar ve 60 dolu mezarın huzurunda 3 cenazemizi defnettik. Abdurrahman’ın annesini tüm ailenin hayatım boyunca aklımdan çıkmayacak ağıtları arasına gömmek üzereyken biraz utandım ve Abdurrahman’a ‘Savcı gelmedi, savcı gördü mü’ dedim. ?’ ‘Abi ne savcısı’ dedi. DNA örneği alınır, fotoğraf çekilirdi. ‘Adıyaman’da ne savcı, ne DNA? Televizyon mu izliyoruz kardeşim? ‘Ben milletvekiliyim, bilmiyorum. 70 kişiyi buraya gömmüşler, savcı bir tanesini görmedi’ dedi. Adıyaman’ın bütün köyleri böyleydi.

ERKEN BİR ŞEY SÖYLEMEK İSTEMİYORUM AMA 42 BİNİ ÇOK FAZLA KARŞIYAYIZ: Bu 42 bin rakamın gerçek olmadığı noktada, güvenilir ve resmi bilgi alabilecekleri tüm kaynaklardan bilgileri derleyerek, tüm muhtarlardan başlayarak tek tek sahadaki arkadaşlarımızla bilgileri karşılaştıracağız, Gerçek sayıları araştırmak için. Erken bir şey söylemek istemiyorum ama bu 42 binin çok üzerinde bir rakamla karşı karşıya olduğumuz bir gerçek. Bunu sahadaki herkes kabul ediyor. Reel rakamlar konusunda tüm kurumlar işbirliğine açık ve şeffaf olmalıdır. Bu bahiste tekliflerimiz var, bilgilerimiz var, yönlendirmelerimiz olabilir. Bu sayımızda ne yazık ki arkadaşlarımız şu anda bir direnişle, inatla karşı karşıya olduklarını, karşı tarafın verileri her zaman paylaşmadığını belirtiyor.

ULUSAL AFET STRATEJİSİ ÇALIŞMA KÜMEMİZ OLUŞTURULDU: Ayrıca büyük resme de bakmalısınız. Ulusal Afet Stratejisi Çalışma Grubumuz kuruldu. 40’a yakın jeoloji mühendisi, jeofizik mühendisi, inşaat mühendisi, mimar, şehir ve bölge plancısı… Şu anda telefonla davet ve onay aşamasındayız. Selin Sayek Böke ile grubumuzun vekili, ilgili komitesi, genel başkanımız, genel sekreterimiz ve mahalli idarelerden sorumlu genel müdür yardımcımız Seyit Torun’un huzurunda ilk büyük toplantımızı yapıyoruz. Bu istekli kümelerden kentler nasıl tasarlanmalı, taşınacaksa nereye taşınmalı, var olan yerde kurulacaksa faylara nasıl tasarlanmalı, fay kanununun eksikliği vurgulanarak nasıl ilişkilendirilmeli, hangi teknolojiler yapılmalı ve nasıl yapılmalı? nasıl bir Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya, İslahiye, Nurhak, Nurdağı, hangisini hep birlikte çalışacağız, yine nasıl yaparız.

ÖLÜMÜ GETİREN MANTIK BUDUR. NEREDE YAPACAKSINIZ? TAYYİP BEY NEREDE DEDİ: İnşaat bugün başlıyor. Ölümü getiren mantık budur. Nerede yapacaksın? Tayyip Bey’in dediği yere. yüklenici tarafından seçilen yere. Boş bulduğun yer. Orada, burada, şu kadar kat… Olamaz. Her şeyden önce doğruyu öğrenmeli, yanlışı aynen tekrarlamamalı. “Hepsini bir yıl içinde yapacağım.” Bir yıl içinde sen yapmayacaksın, biz yapacağız. Ama doğru yapacağız. Bilim adamlarından yararlanmazsanız, sabah 5’i 10 geçe onlara bakan insanları tekrar gözden geçirirken bulursunuz kendinizi. Allah’a şükür o kadar siyasi hayatınız kalmadı. Bu tür yıkımlarla karşılaşmamak için bilime sahip çıkmak, tekniği benimsemek, teknik adamlardan yardım almak ve doğru işler yapmak gerekiyor. Bu yüzden en iyi bildiği iş, çabuk, çabuk çimento, çabuk harç yapmak; arkadan ekonomi canlanır. Bir kere böyle bir şey yok. Çok büyük bir krizin içindeyiz ve inşaat dediğiniz lokomotife bağlanacak vagon yokken, alt ve orta sınıf fakirleşirken, alacak o kadar dert var ki. Böyle bir orta sınıf yok, böyle bir orta sınıf yok. Domino etkisiyle yıkılan binalar var ama artık birbirine yaslanacak toplumsal sınıflar yok. Eski merkez direği artık ezilmiştir. O fakirdi. Geçmişin fakirleri; derin bir yoksulluk içinde öldüler. Krizler yüzünden çıktı, kötü para politikanız yüzünden çıktı ve sonunda bu şok onun başına geldi.”

haber-besni.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu